115' inci Yaş Gününde Nazım Hikmet'i Anlamak (Nazım Hikmet Şiirleri)
Türkiye ve dünya şiirinin büyük üstatlarından Nazım Hikmet, 115'inci yaş gününde, Sarıyer Belediyesi ve Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfınca düzenlenen törenle anıldı. Usta şairin sevenleri, onun 66 yıl önce Türkiye’den tekne ile ayrıldığı Tarabya rıhtımda buluşup Boğaz’a açıldı, denize karanfiller bıraktı.
Nazım Hikmet için düzenlenen ilk tören saat 13:00'da Türkiye'den ayrıldığı son kara parçası olan Tarabya'da denize karanfiller bırakılarak başladı. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Rutkay Aziz, sanatseverler, ve Sarıyerli vatandaşlar yaşadığı baskılardan sonra 1951 yılının Haziran ayında memleketten ayrıldığı Tarabya rıhtımında Nazım Hikmet için bir araya geldi. 66 yıl sonra Nazım Hikmet’in yola çıktığı Tarabya Oteli'nin önünden İstanbul Boğazı’na Sevgi ve Barış teknesi açıldı. Hep bir ağızdan dile getirilen Nazım Hikmet şiirleri ve besteleriyle yolculuğa çıkanlara anılarla dolu bir gezinti sunuldu.
Düşmana İnat Yine Brilikteyiz
Anma etkinliğinde konuşan Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Rutkay Aziz, "Oldukça acılı, sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Ama buna rağmen bu anlamlı günde düşmana inat yine burada birlikteyiz. Bu birlikteliğimizi o güneşli günler için hep yaşatacağız. Doğum günlerinde hep Tarık Akan ile birlikte olurduk. Onu da Nazım'ın yanına ölümsüzlüğe yolcu ettik. Çiçeklerimizi denize bırakırken hem Tarık Akan'a hem de Nazım Hikmet'e bırakalım. Işıklar içinde yatsınlar" diye konuştu.
Safları Sıkıştıralım
Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ise yaptığı konuşmada, oyuncu Tarık Akan'ı da anarak, "Bugünleri atlatmak zorundayız. Bugünleri atlatmak için safları sıklaştıracağız. Safları sıklaştıralım çocuklar. Saflar sıklaşırsa hedefe ulaşmak mümkün olur" dedi.
En Güzel Şiirleri
Doğum Şiiri
Anası bir oğlancık doğurdu bana;
kaşsız, sarı bir oğlan,
masmavi kundağında yatan
bir nur topu, üç kilo ağırlığında.
Benim oğlan
dünyaya geldiği zaman,
çocuklar doğdu Korede,
sarı ay çiçeğine benziyorlardı.
Makartır kesti onları,
gittiler ana sütüne bile doymadan
Benim oğlan
dünyaya geldiği zaman,
çocuklar doğdu Yunan zindanlarında,
babaları kurşuna dizilmiş.
Bu dünyada ilk görülecek şey diye
demir parmaklığı gördüler.
Benim oğlan
dünyaya geldiği zaman
çocuklar doğdu Anadoluda,
mavi gözlü, kara gözlü, elâ gözlü bebeklerdi.
Bitlendiler doğar doğmaz
kim bilir kaçı sağ kalır mucize kabilinden.
Benim oğlan
benim yaşıma bastığı zaman,
ben bu dünyada olmıyacağım,
ama harikulâde bir beşik olacak dünya,
siyah,
beyaz,
sarı
bütün çocukları
sallıyan
mavi atlas döşekli bir beşik.
Bir Ayrılış Hikayesi
- Seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
- Seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
- Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...
Ve artık
biliyorum:
Toprağın
Yüzü güneşli bir ana gibi
En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olanın parmaklarına
başımı kurtarmam kâbil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak...
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.