İmamoğlu Yolsuzluk İddiaları Üzerine Savcılıkta İfade Verdi: Haysiyetime Leke Sürenlerle Mücadeleye Yemin Ettim
RA
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İBB’deki "yolsuzluk" iddialarına ilişkin savcılık sorgusu tamamlandı. Emniyet ifadesi 121 sayfa tutan İmamoğlu’nun savcılık ifadesi ise yalnızca 2 sayfa oldu. "Terör" soruşturmasındaki ifadesinin de aksine 2 sayfa ifade veren İmamoğlu, emniyette gösterilen ve aralarında kendisinin de bulunduğu 99 kişinin fotoğraflarına ilişkin olarak, “Benimle çalışan özel yaşamımda benimle ilişkili ve siyasi olarak yol arkadaşı olduğum belli insanların bana sorulmasının şahsıma uygun bir soru yöntemi olarak görmüyorum. Zaten fotoğraflarda olan kişilerle ilişkilerim bellidir ve tespitlidir” yanıtını verdi. İmamoğlu ifadesinde, “Dünyanın en büyük şehirlerinden birinin belediye başkanı olarak kamuda hesap sormanın ve hesap vermenin çoklu yöntemleri var iken dört gün önce sabah 6'da yüzlerce polisin evden bir insanın alınması ve oluşan gündem ile Türkiye'ye büyük bedeller ödetilmesi, ilave olarak da insanların mutsuz ve huzursuz hale getirilmesi ve son olarak mübarek Ramazan ayında kul hakkı yenmesi benim ve milletimin çok ağırına gitmiştir. Doğru yöntemi tercih etmeyip namusuma, haysiyetime leke getirecek uygulamaları yapanların, raporları düzenleyenlerin Allah'ın verdiği ömür kadar mücadeleme hukuki zeminde sonuna kadar arayacağıma yemin ettim” dedi.
Savcılıkta 'terör' suçlamasının delili olarak YSK onaylı belediye meclis üyeleri de sorulan İmamoğlu: Altı yıl önce kul hakkı yiyen kişi ve şürekâsı, milletin iradesini gasbetmeye devam etmektedir!
Adliyeye sevk edildikten sonra, ilk önce terör dosyası kapsamında ifadesi alınan İmamoğlu’nun yolsuzluk iddialarına ilişkin ifadesi de tamamlandı. Emniyetteki sorgusu sırasında kendisine gösterilen fotoğraflara ilişkin beyanda bulunan İmamoğlu, “Ben fotoğraflar ile ilgili cevap vermek istemiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyım ve Türkiye'de en fazla gündemde olan kişilerdenim. Hayatım halkın arasında geçiyor ve insanlarla ilgili en fazla güvendiğim şey bir kere gördüğüm insanları tanımak ve hatırlamak üzerinedir. Ancak listeli bir şekilde fotoğraf tablosunun önüme konularak büyük bir bölümünün benimle çalışan özel yaşamımda benimle ilişkili ve siyasi olarak yol arkadaşı olduğum belli insanların bana sorulmasının şahsıma uygun bir soru yöntemi olarak görmüyorum. Zaten fotoğraflarda olan kişilerle ilişkilerim bellidir ve tespitlidir. Diğerleriyle ilgili tanımadığım insanları gözümle hatırladığım kadarıyla ifade ederek tanımaya çalışacak çaba içerisinde olacak bir kişi değilim” diye konuştu.
İmamoğlu, Sarıyer’deki bir alanın kamulaştırılmasına ilişkin soruyu da “Kamulaştırma ile ilgili tamamen belediyenin bölgeyi yeşil alan olarak halkın huzuruna sunması için yapılmış bir çalışmadır. Belediye olarak binlerce kamulaştırma işlemi yapılmıştır. Bu da onlardan sadece bir tanesidir. Yasemin Eroğuz tarafından satın alınan söz konusu yer her ne kadar MASAK raporunda 3 milyon tl matrahlı 250 bin tl kapora ödemesi şeklinde gözükmüş ise de söz konusu arazinin alımı için Türkiye İş Bankası’ndan iki ayrı kredi kullanılarak gerçekleşmiş olup, ödemeler kredi vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Bu hususun tekrardan araştırılmasını istiyoruz” yanıtını verdi.
Emrah Bağdatlı, Adem Soytekin, Hüseyin Köksal, Fatih Keleş gibi şahısların malvarlığındaki artışlardan bilgisinin olmadığını kaydeden İmamoğlu, “Kendi ticari hayatlarıdır” dedi. İmamoğlu ifadesinin devamında şunları söyledi:
“Bir kamu yöneticisi olarak kamu ahlakına sahip olduğumu iddia eden bir kişi olarak en önemli hususun şeffaflık ve hesap verebilirlik olduğunu çok iyi bilirim. Hayatım ile ilgili hiçbir hususun gizliliği olmamıştır. Hele hele kamu yöneticisi olduktan sonra gizlilik olamayacağını da bilen birisiyim. Ticaretim ile ilgili ailem ilgili tüm hususlar kamuoyunun önünde şeffaf bir biçimde sürmektedir.
Üç nesildir ticaretin içinde olan bir insan ve dünyanın en büyük şehirlerinden birinin belediye başkanı olarak kamuda hesap sormanın ve hesap vermenin çoklu yöntemleri var iken dört gün önce sabah 6'da yüzlerce polisin evden bir insanın alınması ve oluşan gündem ile Türkiye'ye büyük bedeller ödetilmesi, ilave olarak da insanların mutsuz ve huzursuz hale getirilmesi ve son olarak mübarek Ramazan ayında kul hakkı yenmesi benim ve milletimin çok ağırına gitmiştir.
Üzülerek bir şehrin yollarının kapandığı, giriş çıkışın denetlenir hale geldiği, koca ilçelerin tümüyle barikatlarla çevirili bir ortamın benimle ilgili soruşturma süreçlerinin ve gözaltına alma eyleminin ne kadar yanlış olduğunun göstergesidir. Doğru yöntemi tercih etmeyip namusuma, haysiyetime leke getirecek uygulamaları yapanların, raporları düzenleyenlerin Allah'ın verdiği ömür kadar mücadeleme hukuki zeminde sonuna kadar arayacağıma yemin ettim.”
Haber Merkezi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.