Neden Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine nasıl geçildiğini, nasıl bir süreç yaşandığını, kimlerin destek verdiğini ve bu sistemin sonuçlarını söylemiş, bizce yanlış ve kusurlu gördüğümüz bazı maddelerine değinmiştik. Biz de eksik ve yanlış yönlerini dile getirmiş olduğumuz bu sistemin, revize edilip tekrar Parlamenter sisteme nasıl dönülmesi gerektiğini yazmıştık.
Türkiye uzun yıllar boyunca siyaseten çalkantılı bir süreç geçirmiş, ekonomik ve siyasi sıkıntılar her daim baş göstermiş ve her hükümet bu sıkıntılarla mücadele etmeye çalışmış, kimi zaman bu ülkede Sağ-Sol, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, Laik-Muhafazakar gibi suni gündemler ya içerden ya da dışardan birileri tarafından gündeme getirilip insanlar birbirine düşürülmüş ve bu ülkenin enerjisi sürekli boşa tüketilmiştir. Bu sıkıntılar güzel ülkemizde her daim baş göstermiş ve geçmiş hükümetler bu sıkıntılarla mücadele etmiş bazıları başarılı olmuş, bazıları ise başarısız olup halk tarafından değiştirilmiştir. Türkiye’de siyasi partiler iktidar olup başa gelmek için her türlü mücadeleyi vermiş, olmayınca da diğer siyasi partiler ile koalisyonlar kurulmuş ve Türkiye uzun yıllar koalisyon hükümetleri tarafından, 2002 Kasım genel seçimlerine kadar idare edilmiştir. Koalisyon hükümetleri bu ülkede her zaman sıkıntılı olmuş ve ülke sağlıklı yönetilmemiş, halkın sıkıntıları göz ardı edilmiş, koalisyondaki partiler sadece kendi çıkarlarını düşünüp, halkın sıkıntıları unutulmuştur. İşte bu ve buna benzer sıkıntılar her daim bu ülkede baş göstermiş ve suçlu olarak da "Parlamenter Sistem" gösterilmiştir.
Recep Tayyip ERDOĞAN önderliğindeki Ak Parti 16 Nisan 2017 tarihinde uzun uğraşlar sonucu Parlamenter sistemi değiştirmek için MHP ve bazı partilerin desteğiyle ülkeyi referanduma götürmüş, referandum % 51.41 evetle sonuçlanınca Türkiye yeni sisteme, yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçmiş odu. Böylece Türkiye’de artık sistem tartışmaları geride kalmış, siyasi tartışmalar bir nebze olsun azalmış, ülke rahatlamıştı. Türkiye artık önüne bakacak, ülke her anlamda gelişecekti.
Ancak aradan uzun yıllar geçmeden bu sistemin eksik olduğu, aceleye getirildiği bazı maddelerin kusurlu olduğu fark edilecek ve muhalefet tarafından güçlü bir şekilde dile getirilecekti, hatta hükümet yanlısı bazı insanlar ve Ak Partili yeni ve eski bazı milletvekilleri tarafından da dillendirilecekti. Çünkü eskiden seçim sonrası hükümet kurmak için koalisyonlar yapılırken, % 50+1’i aşıp Cumhurbaşkanını seçmek için siyasi partiler öncesinden koalisyonlar diğer ifadeyle ittifaklar kurmak zorunda kaldı. Sonuç olarak Türkiye’nin kaderi değişmemiş ve ülke tekrar ittifaklara mahkum edilmiştir. Siyasi partiler kendilerine yakın gördükleri siyasi partilerle ittifaklar kurma yoluna gitmiştir. Uzun yıllar iktidar yüzü görmeyen CHP, İYİ Parti, Saadet Parti’si ve HDP ile Millet İttifakı kurmuş, Ak Parti ise MHP ile Cumhur İttifakını kurmuştur.
Bizim anlatmaya çalıştığımız yeni sistem, siyasi partilerin bütün alışkanlıklarını alt üst etti ve siyasi partiler yeni sisteme alışmakta zorlandılar, basit bir örnek olarak, Cumhurbaşkanı adayı oluyorsanız milletvekili adayı olamıyorsunuz ve Cumhurbaşkanı olamadığınız zaman meclise giremiyorsunuz. Bu da parti genel başkanlarının işine gelmiyor çünkü meclis dışında kalıp partinin yönetimini kaybetmeyi haklı olarak istemiyorlar, bir diğer ve önemli sıkıntı ise Cumhurbaşkanı olmak için en az % 50+1 oy almak zorundasınız. Bu ülkede % 50+1 almak çok zor ve sürekli almak daha da zor.
Ak Parti'nin iddiasına göre Cumhuriyetçi, Atatürkçü ve altı okundan biri Milliyetçilik olan CHP bile iktidar olmak için, terör örgütü ile arasına bir türlü mesafe koyamayan HDP ile ittifak ortağı oldu. İşte asıl sıkıntı da bu, yarın bir iktidar değişikliğinde CHP, HDP sayesinde başa geldiğini düşünelim, ne olacak ondan sonra? CHP, PKK ile tam anlamıyla HDP’ye rağmen mücadele edebilecek mi? HDP’nin İçişleri, Dışişleri, Milli Savunma bakanlıklarını aldığını düşünebiliyor musunuz? Kim verecek bunun hesabını? Çünkü karşıda Recep Tayyip ERDOĞAN gibi güçlü bir lider ve Cumhurbaşkanı var ve normal şartlarda partiler bireysel hareket ederek onu deviremezler, bu yüzden iktidara giden her yol mübahtır diye siyasi partiler, siyasi değerlerinden vazgeçerek ittifaklar kurma yoluna gidebiliyorlar.
24 Haziran 2018 seçimlerinde, Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ı Cumhurbaşkanı seçtirmemek için yapılan tüm uğraşlara rağmen, yapılan Cumhur ittifakı ile biraz zorlansa da % 52.6 oy oranı ile Cumhurbaşkanı oldu. Akabinde yapılan 31 Mart 2019 Yerel seçimlerinde ittifaklar devam ettirildiği için, Ak Parti, çoğu büyükşehir belediyelerini kaybetti, Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirler de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden dolayı yapılan ittifaklar yüzünden kaybedildi. Eğer her parti bireysel olarak seçimlere girmiş olsaydı kesinlikle sonuç farklı olurdu. İstanbul’da eğer bu ittifaklar olmasa, bu sisteme ve biraz da hükümete tepki olmasaydı İstanbul Belediye Başkanlığında farklı bir sonuç olacağı herkesin takdiridir.
İşte biz, bu ve buna benzer hassasiyet ve sıkıntılar yüzünden Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dönelim diyoruz. Yoksa iktidar yolu zorlaşınca muhalefetin dediği gibi Parlamenter Sisteme dönelim demiyoruz. Muhalefetin derdi hükümeti sıkıştırmak ve bak yanlış yaptınız deyip eski sisteme döndürüp itibar kaybettirmek ve bu durumdan siyasi prim kazanmaktır. Belki onlar da haklı olabilir çünkü karşılarında ERDOĞAN gibi güçlü bir lider var ve kolay kolay devrilecek gibi de değil. İşte tam da hassas nokta burası, Sayın ERDOĞAN güçlü bir lider ve bugün bu sistemle seçilebiliyor. Peki yarın ne olacak? Her daim güçlü bir lider gelmeyeceği için ve bu ülkede % 50+1 almak zor olduğu ve sürekli almak daha da zor olduğu için, yarın siyaseten sıkıntılar yaşanacaktır. Sadece muhalefet değil iktidar partisi de bu sistemin zararını görecektir ve görüyor da, 31 mart seçimlerinde olduğu gibi. Sayın Bahçeli bu yeni sistemde pek ısrarlı ama hassasiyetler yeterince izah edilirse o da ikna edilebilir gibi.
Yeni geçilen bir hükümet sisteminden, biz hata yaptık hade yarın vazgeçiyoruz demek, hiç kimse için kolay değil ve bunun farkındayız. Muhalefet eski sisteme dönmekte çok ısrarlı ve belki hükümet bu durumdan faydalanıp yeni ve eski birkaç milletvekili veya bakanı el altından konuşturup Parlamenter Sisteme dönelim diye çağrıda bulundurabilir, Sayın Bahçeli de ikna edilirse şayet hodri meydan deyip eski sisteme dönme yolu açılabilir, kim bilir?
Sungurfırat Ata
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.