Değer Bilinmek İster
Hüsrev Hatemi'nin "İnci ve kıymetli taşın değerini herkes bilebilir. Fakat insanın değerini ancak insan olan bilir." sözüyle yazıya başlamak istiyorum nitekim insan yerini bulamadığı, değerinin bilinmediği vakit söyledikleri doğru yerinde dahi olsa uygun görünmez beklenen itibari göremez. Demem o ki kıymet değer bilinmek ister bilinmediği fark edilmediği yerleri ise sessiz sedasız terk eder. Nitekim günümüzün asıl yoksunluğu Mevlana'dır. Kıymet veren değer gören insanların yokluğudur. Şems, Mevlana'dan önce bir çok yeri kasabayı gezmiştir ancak Mevlana'nın Kadir kıymet bilmesiyle ortaya çıkmıştır. Mevla'na gibi değer kıymet bilen insanların sayısı artıkça en kalbi duygularımla inanamıyorum ki Şemsler ortaya çıkacaktır.
Günümüz çağında gözlemlerim ve durumsal değerlendirmelerime göre iyiliğin, fedakarlığın ve hakiki kıymetlerin çok çabuk unutulduğu bir dönemdeyiz. Bu dönemde verirseniz iyi değil, vermezseniz ise kötü olursunuz. Elbette verilenler yardımlar alacak hanesine yazılmaz ancak vefa diye bir şey varsa ki var işte o beklenir. Günümüz çağının en önemli sorunudur kıymet bilen insanların azlığı burada kıymetten vefadan beklentimiz olması gereken den ne bir eksik ne bir fazla olmasıdır neyse, odur Hak edene Hakkı'nı vermektir. Bu bize soğuk gelen kurumlar, kişiler dahi olsa yapılan iyilikleri olumlu işleri görüp takdir ile hakkı teslim etmektir
En büyük vefasızlık örnekleri yüksek idealler ve amaçlar uğuruna yapılıyor Elbette hayatta başarı önemlidir ancak kırarak değerlere saygısızlık yaparak yapılan iyilikleri unutarak geriye dönüp bakmayarak elde edilen başarı, başarı değildir. "En büyük hile hilesizliktir" der Said Nursi. Aynı amaca ulaşmada hile yapmadan doğrulukla da ulaşmak mümkündür. Hayat merdiveninde yukarı çıkarken kardeşini basamak olarak kullanmamaktır. Elden ettiğimiz değerler birisinin elinden alınan olmamalıdır aksi halde burası dünyadır burada işler her daim yarım kalır. ....
Herşeyin bir fiyatı vardır diye bir söz vardır. Biz kıymet ve vefadan bahsederken bu sözün neresindeyiz hayatımızda fiyata bedele çevrilmeyen para ile satın alınmayan ne varsa işte onlardır bahsetmek istediğim aksi halde kıymet değer vefa kavramları içi boşalmış bir ifadeden bir adım öteye gidebilir mi? Gidemez.
Kadirşinaslık vefa duyanı yüceltir bizim inancımız da örnek verecek olur isek bizim gelenek kültürümüzde normal misafirliğe ziyaret ancak hasta birini ziyaret etmeye ise iadeyi ziyaret olarak adlandırılır ne güzel bir vefa örneği değil midir iadeyi ziyaret tanımı şu demektir aslında sağlında o bizi ziyaret ederdi şimdi hastalandı biz onu ziyaret ediyoruz. Vefa imandandır unutmamaktır farkında olup Değer vermektir acıyı paylaşıp azaltmaktır
Nitekim herkes er veyahut geç değer bilir önemli olan vaktinde bilmektir aksi halde her şey için geç olabilir kayıp etmeden bilmektir. Şununda bilincinde olarak bu yazıyı kaleme alıyorum her ağacın meyvesi aynı olmaz elbette içinde değer bilmeyen yapılan iyiliklere karşılık olarak vefasız davranan Kadir kıymet bilmeyen olacaktır farkındayız zaten kötülüğü bitiremeyiz böylede bir amacımız yoktur; amacımız iyiliği yalnız bırakmamaktır.
Bir farkındalıkla ile bitirelim ilk yazımızı ; Henüz Bebekken ‘Dünya Benim!’ Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların ‘Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum İşte!’ Dercesine Apaçık Kaldığını Fark Etmeli insan.
Hepimiz ölümlü dünyanın hayatlarını yaşıyoruz bu ihtirasa hırsa vefasızlığa ne gerek vardır dünya taşınmaz bir maldır muhtevasıyla ve buradan götüreceklerimiz ise bellidir geçici olan şeyler için kalıcı olanı incitmeye değer mi? hayır değmez.
Ümit Dönmez
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.